8 Nisan 2019 Pazartesi

Eğitim'de Öğretim Yaklaşımları

Eğitim Yaklaşımları

Montessori Yaklaşımı
Montessori yaklaşımının temelleri fizikçi ve eğitimci olan Dr. Maria Montessori tarafından atılmıştır. Montessori eğitim programı temeli bireysel eğitime dayanan bir eğitim modelidir.
Montessori, her çocuğun kendine özgü bir gelişime sahip, bireysel bir kişilik olduğunu ve kendi kapasitesi doğrultusunda öğrenebileceğini savunur. Montessori bilgiyi ezberden kurtarıp, her yaşta çocuğun anlayabileceği bir düzeyde somutlaştırmış ve bunu bütünlük içinde aktaracak bir yöntem ve materyaller dizisi geliştirmiştir.
Montessori eğitiminin temeli çocuğa bağımsız olmayı sağlayacak ve gelişimini destekleyen en uygun çevreyi hazırlamaktadır. Montessori eğitimi çocukların toplumsal ve duyusal gelişimlerini destekleyerek gelecek yaşamlarında başkalarına, çevrelerine, kendilerine saygı duyan, sorumluluk sahibi, toplumla uyum içinde yaşamlarını sürdüren bireyler olmalarına katkı sağlamaktadır.
Montessori Yaklaşımının Temel Özellikleri;
  • Büyüklerle küçüklerin bir arada bulunması çocuklarda toplumsal bilinci ve kendine güveni geliştirir.
  • Çocuklar öğretmenlerinin uyarıları yerine, kendi hatalarını kendileri düzeltirler.
  • Bireysel öğrenme, çevre içerisinde gerçekleşir. Her bir çocuk farklı bir adımda büyür, bu onun gelişimini destekler.
  • Soyut yerine somut öğrenme üzerinde durulur. Çocuklar kavramları birebir gerçek hayatta yaşayarak öğrenir.
  • Montessori sınıflarında bütün materyaller çocukların erişebileceği yerlerde bulunur. Masa, sandalyeler çocukların kullanabileceği kadar küçük, duvardaki resimler çocukların göz seviyesinde olacak şekildedir.
  • Çocuklar eğlenmenin zevkiyle ve araştırma isteğiyle çalışırlar. Çocuklar doğal liderlerdir ve yeni görev almaktan memnundurlar. Onların ilgileri işin sonunda çıkan üründen ziyade işin kendisidir.
  • Montessori eğitimi çocuklara doğal bir sorumluluk hissi verir.
  • Çevre, çocuklar için hazırlanmıştır. Odadaki her şeyin raflarda özel bir yeri vardır.
  • Çocuklar öğretmen tarafından değil kendi gelişim ihtiyaçları tarafından motive edilirler.
  • Çocuk deneyimlerini mutlaka kendisi yaparak kazanır.
  • Çocuk materyallerin özellikleri sonucu duyularını hassaslaştırır ve öğrenir.
  • Çocuğun çalışmasında ona seçme özgürlüğü sağlamak önemlidir.
  • Gerçek hayatla ilişkiler kurulur. Çevre çocuğun yaşadığı kültürel çevreye uygun hazırlanır.
  • Materyalin çekiciliğine özen gösterilir (temizlik, bütünlük, renk uyumu).
Montessori sınıflarında;
Montessori sınıflarında, çocukların sınıf içinde istedikleri gibi dolaşmalarına izin verilmekte okulda bulunan diğer alanları da istedikleri gibi kullanma özgürlüğü sağlanmaktadır.
Montessori sınıfında çocuk istediği etkinliği seçmektedir. Çocuğun istediği etkinliği seçmesi için gerekli ortam hazır şekilde bulundurulmaktadır.
Sınıfta gerçeklik ve doğallık büyük önem taşır. Bu amaçla materyaller gerçek yaşamda kullanılan araçlardır. Montessori sınıflarında her materyalden birer tane vardır. Böylece çocuk o materyali kullanmak istediğinde başkalarının işinin bitmesini beklemektedir. Böylelikle çocuk sabırlı olmayı ve başkalarının haklarına saygı göstermeyi öğrenmektedir.
Montessori sınıflarında, materyaller çocuğun fiziksel özelliklerine uygun olarak tasarlanmıştır. Hafif ağırlıkta, çocukların boylarına uygun, orantılı, hareket edebilen mobilyalar, elini uzattığı zaman yetişebileceği dolaplar, kolaylıkla kullanabileceği kilitler, kolay açılıp kapanabilen çekmeceler ve kapılar, duvarda kolay uzanabileceği kıyafet askıları, parmaklarıyla kavrayabileceği fırçalar, eline sığacak sabunlar, kısa-düz saplı süpürgeler, kendi başına giyip, çıkarabileceği giysiler bulunmaktadır.

Reggio Emilia Yaklaşımı
II. Dünya savaşı sonrasında İtalya’nın kuzeyinde Reggio Emillia adı verilen 150,000 nüfuslu bir kasabada, anne babaların çocuklarının eğitim alabileceği bir okul kurma girişimiyle başlayıp, bugün “Reggio Emilia” yaklaşımı adıyla tüm dünyaya yayılan bir okul sistemidir. Loris Malaguzzi bu yaklaşımın yaratıcısı ve öncüsüdür. “Eğitim her çocuğun hakkı” olduğu düşüncesiyle çocukların kaliteli bir eğitim alabilmesi için okul, aile ve toplumun işbirliği içinde çalışması gerektiği esas alınmıştır.
Reggio Emilia yaklaşımına göre çocuk, büyüme sürecinde gelişimini engelleyen bir duvarla karşı karşıyadır. Bu duvar, eskimiş ve kalıplaşmış katı kurallar, yetişkinler tarafından benimsenmiş ancak çocuklar tarafından anlaşılması oldukça güç olan ve geçerliliğini yitirmiş davranış kalıpları ve geleneksel eğitim metotlarından meydana getirmektedir.
Bundan dolayı, öncelikli olarak çocuğun yaşadığı toplumdaki yeni kültürel değerleri ve rolleri öğrenmesi için desteklenmesi gerekmektedir. Bu destek sağlandıktan sonra çocuk, gelişimini engelleyen ve eski değer yargılarından oluşan bu “duvar”ı kendi kendine aşmayı başarmalıdır.
Reggio Emilia yaklaşımının bir diğer temel özelliği ise; çocuklara somut yaşantılar sunularak yeni keşifler yapmalarına fırsatlar sağlanmasıdır. Çocuklar sırasıyla araştırma, üretme ve hipotezlerini test etme aşamalarından geçmektedirler. Burada resim çizme, heykel, dramatik oyun gibi birçok sembolik yolla kendilerini ifade etme imkânı bulmaktadırlar.
Regggio Emilia’nın Temel İlkeleri:
Genel anlamda Reggio Emilia Yaklaşımı dokuz temel ilke ile açıklanabilir.
  1. Çocuk bir lider olarak algılanır: Çocukların doğuştan yetenekli, kendini yönetebilir, dinlenebilir, üretebilir, güçlü, değerli oldukları ve her çocuğun çevresindekileri araştırarak, inceleyerek merakı ve ilgisi ile kendi öğrenmesini gerçekleştirdiği varsayılır. Çocukların dinlenmesi gereken, bilgiye sahip bireyler olduğu görüşü yaygındır. Reggio Emilia yaklaşımında çocuk; bir ‘kişiliktir’. Çocukların yapamayacaklarına değil, yapabileceklerine yönelim söz konusudur. Çocukların keşifler yapmaları sağlanmaktadır.
  1. Çocuk bir işbirlikçi (ortak) olarak algılanır. Çocukların birbirleri, aileleri, öğretmenleri ve toplumdaki diğer bireylerle etkileşim ve işbirliği içinde olması önemlidir.
  1. Çocuk bir iletişimci olarak algılanır. Çocukların yaptıkları etkinlikler ile(boyama, resim, dramatik oyun, heykel, gölge oyunları, müzik vb.) entelektüel gelişimleri desteklenir. Çocuğun değişik materyaller kullanarak araştırması, sorgulaması, hayal etmesi ve yapması onun kendisini kendi “farklı doğal dilleri” ile ifade etmesini sağlar.
  1. Çevre üçüncü öğretmendir. Çevre çocukların gelişimini desteklemek üzere amaçlı bir biçimde zengin materyallerle düzenlenmeli ve etkileşimi destekler nitelikte olmalıdır. Çünkü çevre kendi başına çocuk için bir öğretmen görevini görür.
  1. Öğretmen bir ortak, bir rehberdir. Öğretmenler problem durumları yaratarak, farklı projeler geliştirerek çocuklarla birlikte öğrenme yaşantıları oluştururlar. Aynı zamanda, çocukları yakından gözleyerek, sorular sorarak onların fikirleri, teorileri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışarak öğrenme yaşantıları düzenlerler.
  1. Öğretmen aynı zamanda bir araştırmacıdır. Öğretmen kendisini çocuklarla ilgili dokümanları oluşturmada, okuldaki diğer öğretmenler, çalışan personel ve ailelerle etkileşimde bir araştırmacı olarak görür.
  1. Dokümantasyon bir iletişim aracıdır. Dokümantasyon, aileleri çocuklarının gelişimleri hakkında bilgi sahibi yapmak, öğretmenlerin çocuklarını daha iyi tanımalarını sağlamak, çocuklara kendi çalışmalarının değerli olduğunu göstermek gibi pek çok amaçla gerçekleştirilir. Aynı zamanda çocukların öğrenme deneyimleri ile ilgili geniş bir arşivin oluşması da sağlanmış olur.
  1. Aile bir ortak olarak algılanır. Ailenin çocuğun öğrenme deneyimlerine ve okul yaşantısına katılımı önemsenir.
  1. Organizasyon temeldir. Reggio Emilia Yaklaşımının uygulandığı okullarda günlük etkinlikler, dokümantasyon ve çocukların değerlendirilmesi çok iyi bir organizasyonu gerektirir.

Reggio Emilia’nın Eğitim Ortamı
Reggio Emilia okullarında yetişkinler ve çocuklar arasındaki sosyal alışverişi kolaylaştırmak amacıyla bütün çocukların ve öğretmenlerin birlikte bulunabilecekleri büyükçe bir alan bulunmaktadır. Sınıflar bu alanın etrafında düzenlenmiştir. Çocuklar ve yetişkinler bir gün boyunca bu alandan geçmek zorundadırlar.
Reggio Emilia okullarında eğitim çocukların gerçek hayatlarıyla doğrudan bir ilişki içindedir. Örneğin, her çocuğun kendine ait bir posta kutusu vardır ve bu posta kutusundaki mesajlar, mektuplar ve resimler okul yaşantısının günlük bir parçası olarak her gün değiştirilmektedir. Küçük çocukların posta kutularını tanımaları için posta kutularının üzerlerine çocukların resimleri yapıştırılmaktadır. Daha büyük çocuklar için ise posta kutularının üstünde resimleri altında isimleri yazılmaktadır. Çocuklar evlerine mektup getiren postacıyı görmekte ve bu gözlemleri aracılığıyla okullarındaki posta kutuları ile bağlantı kurmaktadırlar. Böylece çocukların gerçek yaşamla bağlantı kurmaları sağlanmaktadır.
Her Reggio Emilia okulunun, doğal materyaller ve sanat malzemeleriyle dolu olan, stüdyo ve laboratuvar karışımı “Atelier” adı verilen bir atölyesi vardır. Her atölyede öğretmen ve öğrencilerle birlikte çalışan “Atelierista” adında birer grafik sanatları uzmanı bulunmaktadır. Bu kişi, eldeki proje ile ilgili haftalık aktivitelerin planlanmasına yardım etmektedir. Bu aktiviteler, öğrencinin kil, resim, kolaj, heykel, gibi yeni araçlarla kendini ifade etmesine yardımcı olmaktadır.
Head Start Yaklaşımı
Head Start, Amerika Birleşik Devletlerinde federal hükümet tarafından düşük gelir düzeyine sahip aileler üzerinde başlatılmış bir eğitim hareketidir. Head Start Projesinin temel amacı, düşük gelir düzeyine sahip ailelerden gelen çocuklara sosyal ve eğitimsel fırsatlar sağlayarak yoksulluğun olumsuz etkilerinin engellenmesidir.
Head Start Projesi’nin Temel Önermeleri
  1. Düşük gelir düzeyine sahip ailelerden gelen çocuklar bilişsel, sosyal ve fiziksel yaşantılar yönünden dezavantajlıdırlar.
  2. Eğer bazı fırsatlar çocuğa, normal zamanından önce, okula başlamadan sağlanırsa, yoksulluğun yarattığı bir çok problem giderilebilir.
  3. Yoksulluğun jenerasyon halkası çocuklara yaşamlarının ilk yıllarında sağlanan eğitimsel ve sosyal fırsatlarla kırılabilir.
Head Start Projesi’nin Genel Amaçları
  1. Çocuğun fiziksel ve sağlıkla ilgili becerilerini geliştirmek.
  2. Çocuğun sosyal ve duygusal sağlığının gelişimine yardımcı olan iç denetimini, merakını, doğallığını ve kendine güvenini teşvik etmek.
  3. Kavramsal ve sözel becerilerinin eğitimi ile çocuğun bilişsel gelişimini desteklemek ve becerilerini zenginleştirmek.
  4. Çocuğun o andaki ve gelecekteki öğrenme çabaları ve tüm gelişimi için güven yaratan başarı beklentisini oluşturmak.
  5. Çocuk ve ebeveyne, aile ilişkileri ve diğer kişilerle ilişkilerinde kullanacağı sevgi ve destek gibi sosyal becerileri kazandırmak.
  6. Çocukta ve ailede değerli ve itibarlı oldukları duygusunu yaratmak.
Head Start Yaklaşımı’nın Felsefesi
  1. Çocuğun gelişimine ve sorunlarının çözümüne yardımcı olmak için hazırlanan disiplinler arası ve geniş kapsamlı program olup, en üst düzeyde yarar sağlar.
  2. Çocuğun, bütün ailesi ve toplum programa katılmalıdır.
  3. Head Start, tüm hedeflerini ülke çapında yaygın olan Head Start Merkezleri’nde gerçekleştirmektedir. Ancak dini kuruluşlar, gönüllüler ve okullar da, bu programın uygulanmasında önemli katkılar sağlamaktadır.
Head Start Program:
Head Start programı; eğitim, sağlık, ebeveyn katılımı ve sosyal hizmetler olmak üzere dört temel alandan oluşur.
Eğitim: Head Start eğitim programları her çocuğun bireysel ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlanmıştır. Çocukların sosyal, duygusal, zihinsel gelişimleri çok çeşitli öğrenme deneyimleriyle desteklenir. Çocuklar sınıf içi ve sınıf dışı oyunlara katılır, kelimeler ve sayılara ilişkin kavramları geliştirilir.
Sağlık: Program tüm çocukların, ihtiyaç duyulan sağlık hizmetlerine ulaşmalarını sağlar. Çocukların sağlıklı olmaları için ruh sağlığı, diş ve vücut sağlığı ve beslenmeyi içeren zorunlu sağlık programları hazırlamıştır.
Ebeveyn Katılımı: Head Start Programının önemli bir bölümünü aile eğitimi, program planlama, aktivite oluşturmanın yer aldığı aile katılımı oluşturur. Head Start Programı’nda ebeveyn katılımının en önemli unsurlarından birisi, model almadır. Bu programda ebeveynleri ücretli yardımcı ya da öğretmen rolünde görmek çok yaygındır.
Sosyal Hizmetler: Programın bir parçası olan sosyal hizmetler, ailelere çeşitli alanlarda yardımcı olmak amacıyla kurulmuşlardır. Bu kuruluşlarda çalışan personel, ailelere, ihtiyaçlarını nereden nasıl karşılayacakları konusunda bilgi verirler.
Head Start Programının Sınıf Ortamı: Sınıf; çocukların, eğitimcilerin ve ailelerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenir. Head Start Okulları’nın temel özelliği, çocukların kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamaktır. Bu nedenle sınıfın tüm detayları, çocukların gözünden düşünülür ve gerçekleştirilir. Eğitim materyallerinin; uzun süreli kullanıma hizmet eden, maliyeti düşük ve sağlam olmalarına dikkat edilir. Ayrıca aile katılımı düşünülerek ve çocukların gözlemlenmesine olanak sağlayacak şekilde sınıf büyüklükleri tespit edilir.

Kaynakça:

Yapay Zeka Teknolojileri

Yapay Zeka Nedir?




Yapay zeka, herhangi bir canlı organizmadan faydalanılmaksızın, tamamen yapay araçlar ile oluşturulan, insan gibi davranışlar ve hareketler sergileyebilen makinelerin geliştirilmesi teknolojisinin genel adıdır.


İdealist olarak yaklaşıldığında tamamen insana özgü, hissetme, davranışları öngörme, karar verme gibi şeyleri gerçekleştirebilen yapay zeka ürünleri, genel olarak robot adı ile adlandırılır.

İlk Yapay Zeka Çalışmaları


İlk olarak McCulloch ve Pitts tarafından, insan davranışları gösteren ürün geliştirme odağındaki yapay zeka çalışmaları, yapay sinir hücreleri ve farklı bilim dallarından yararlanılarak, robotlara çeşitli fonksiyonlar atayabilme özelliğini getirdi. Bununla birlikte fabrikalardaki tek kollu robot çalışanların ilk adımları atılmış oldu.



Yapay zeka adı nereden geliyor?


1956 yılında Mc Carthy, Minsky, Shannon ve Rochester tarafından gerçekleştirilen çalışma sürecinde yapay zeka adını ortaya atan Mc Carthy, yapay zeka isminin babası olarak nitelendirilebilir.

Yapay zeka nasıl ortaya çıktı? Yapay zeka tarihi

Bilgisayar teknolojilerinin yeni ortaya çıktığı dönemde, “Makineler düşünebilir mi?” sorusunun Mathison Turing tarafından sorulması ile, hakkında ilk adımların atılmaya başlandığı yapay zeka, 2. Dünya Savaşı döneminde çeşitli askeri silah teknolojilerin ortaya çıkması ve bilgisayarların gelişmesindeki en önemli etkenlerden biridir.

Çeşitli şifre algoritmaları ve veri çalışmaları ile birlikte ortaya çıkan Makine Zekası kavramı, ilk bilgisayarlardan bugünkü akıllı telefonlara kadar, üretilen tüm teknolojik cihazların, insan temel alınarak geliştirildiğini ortaya koymaktadır.

Eski dönemlerde çok yavaş gelişse de günümüze kadar önemli adımların atıldığı yapay zeka, bugün yetenekli robotların ortaya çıkması ile, ne kadar ilerlendiğini ortaya koymaktadır.


Gelecekte yapay zeka çalışmaları nasıl devam edecek?


Gelecek yıllarda yapay zeka çalışmaları için iyi ya da kötü senaryoların bulunduğunu belirtmemiz gerekiyor. Kimileri için bazı bilim kurgu filmlerindeki gibi insanları kontrol eden robotların ortaya çıkması ihtimali varken, kimleri içinse robotların gelecekte insanlara hizmet etmesi ya da zor işleri gerçekleştirebilmesi durumları söz konusu.


Hawking, Yapay Zeka Öne Geçecek Diyor!



Matrix, gerçek olabilir

Yani Hawking, belki 100-150 yıl içerisinde Matrix‘in gerçek olabileceğini belirtiyor. Kısaca hatırlatmak gerekirse, Matrix filminde yapay zekalı canlılar insanları kontrolü altına almış, yapay zekalı canlıların elinden kurtulan şanslı birkaç yüz insan ise, onlarla barış içerisinde yaşamak için üçüncü filmin sonuna kadar büyük çaba harcamışlardı.

Ancak gerçek hayatta, filmdeki sahneler olmayabilir. Yani hiçbir zaman Matrixdünyasından çıkamayabiliriz. Yada daha büyük sorunlar yaşayabiliriz. İşte bu yüzden yapay zeka çalışmalarının bir noktadan sonra durması yada çok ciddi kontrollü çalışmalar altında devam etmesi gerekiyor.






İnsanlık için yapay zeka!

Söz konusu bu “insancıl yapay zekâ” mantığı, insancıl Skynet olarak kabaca tanımlanabiliyor. Elon Musk’ın yaptığı son açılamada bu tarz çalışmalar sürdüren gruplar için yaptığı yatırımları alan grup sayısının 37’ye yükseldiği yer aldı! Ayrıca aldıkları yatırım tutarı da 7 Milyon Dolar’ı geride bırakmış durumda…

Yapay zekâ alanında bu denli iki zıt görüşün, bilim ve teknoloji için önemli isimler tarafından karşılıklı olarak savunuluyor olması, gerçekten de şaşırtıcı bir durum. Zira bir yandan bu gelişmeler, insanlık için çığır açabilecek yeteneği ile sevindirirken, diğer yandan da aslında bu yeteneklerin insanlık çağına tehdit olabileceği düşüncesi, tedirginlik meydana getirebiliyor.

Ancak düşünceler ne olursa olsun, özellikle insan üstü yapay zekâ için çalışmaların ardı arkası kesilmiyor. Öyle görünüyor ki başarılı sonuçlar da alan bu çalışmaların örnekleri, önümüzdeki dönemlerde de sık sık duyuluyor olacak…




En Çok Tercih Edilen 10 Yapay Zeka Teknolojisi


1- Doğal Dil Oluşturma: Bilgisayar verisinden metin üretmek anlamına gelir. Şu an müşteri hizmetleri, rapor hazırlama ve iş zekası yorumlarını özetlemek amacıyla kullanılmakta.

2- Konuşma Algılama: İnsan konuşmasını bilgisayar uygulamaları için faydalı formatlara dönüştürür. Şu an interaktif ses tepkisi sistemlerinde ve mobil uygulamalarda kullanılmaktadır.

3- Sanal Aracılar: Forrester sanal aracılar için “medyanın şu anki gözdesi” tabirini kullanmakta. Bu aracılar basit sohbet botlarından insanlarla ağ kurabilen gelişmiş sistemlere kadar uzanmakta. Şu an müşteri hizmetleri ve destek için ve akıllı ev yöneticisi olarak kullanılıyor.

4- Makine Öğrenimi Platformları: Algoritma, API, geliştirme ve eğitim araç setleri, veri sağlar ve modelleri tasarlamak, eğitmek ve uygulamalara, süreçlere ve diğer makinelere dağıtmak için bilgi işlem gücü sunar. Şu an çoğu “tahmin veya sınıflandırma” içeren çok sayıda kurumsal uygulamada kullanılmakta.

5- Yapay Zeka Optimizasyonlu Donanımlar: Yapay zeka merkezli kompütasyonel işleri randımanlı şekilde çalıştırmak üzere tasarlanmış ve oluşturulmuş grafik işleme birimleri (GPU) ve aygıtlardır. Şu an derin öğrenme uygulamalarında büyük bir fark yaratmaktadırlar.

6- Karar Yönetimi: Yapay zeka sistemlerine kural ve mantık katan ve ilk ayar/eğitim ve süregelen bakım ve ince ayar için kullanılan motorlardır. Olgunlaşmış bir teknoloji olan karar yönetimi birçok kurumsal uygulamada kullanılmakta, otomatik karar verme süreçlerini kolaylaştırmakta ya da bizzat yapmaktadır.

7- Derin Öğrenme Platformları: Çoklu soyutlama katmanları olan yapay sinir ağlarından oluşan özel bir çeşit makine öğrenimidir. Şu an esas olarak örüntü algılamasında ve çok büyük veri setleri tarafından desteklenen sınıflandırma uygulamalarında kullanılmakta.

8- Biyometrik: İnsanlar ve makineler arasında başta dokunma algılaması, konuşma ve beden dili olmak üzere daha fazla doğal etkileşim olmasını sağlar. Şu an temel olarak pazar araştırmalarında kullanılmakta.

9- Robotik Süreç Otomasyonu: Betikleri ve diğer yöntemleri kullanarak insan eylemlerini otomatikleştirir ve böylece iş süreçlerinde verimliliği arttırır. Şu an için insanların belli bir işi veya süreci gerçekleştirmesinin çok pahalı veya verimsiz olduğu yerlerde kullanılmakta.

10- Metin Analizi ve NLP: Doğal dil işleme (NLP) cümle yapısı ve anlamı, duygusu ve niyeti anlayışını istatistik ve makine öğrenimi yöntemlerini kullanarak metin analizini destekler. Şu an fraud tespiti ve güvenlik alanlarında, birçok otomatik asistanda ve yapılandırılmamış veri madenciliği için geliştirilen uygulamalarda kullanılmakta.



Kaynakça:


https://shiftdelete.net/yapay-zeka-nedir-62428
https://www.oracle.com/tr/cloud/paas/features/use-of-ai-and-robotics.html